1 Kasım 2012 Perşembe

KUŞAK FARKI



Bugün bu yazı e postama düştü. 

Baby Boomer Kuşağı (1946-1964 Arası Doğanlar)

En yaşlısı 66, en genci 48 yaş civarında. Bunlara "Sandviç Kuşağı" da
deniyor, çünkü aynı evde önce çocuklarına, sonra yaşlanan
ana-babalarına baktılar.
Dünyanın insan hakları hareketlerini, radyonun altın çağını,
Türkiye'nin ise ihtilali ve çok partili döneme geçiş sancılarını
yaşadığı yıllar.
Sadakat duyguları yüksekti, kanaatkarlardı; aynı yerde uzun süre
çalıştılar. Teknoloji kimine yakın kimine uzak oldu, çok
benimse(ye)mediler.
Aslında babaları gibi otoriteye saygılılardı.
İçlerinden en idealistleri toplumsal haksızlıklara isyan edip 68
gençlik hareketlerinin kahramanı olurken, büyük çoğunluk hayattan
beklediklerini elde ettiğini düşünerek tatmin ve mutlu oldu.
İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonraki "nüfus patlaması" yıllarında
doğan bu 1 milyar bebeğe "Baby Boomers" deniyor.
Bu kalabalık bebek nüfusu büyüdükçe, ihtiyaçlarına göre çeşitli
sektörler de her on yılda bir müthiş büyüme gösterdi.
1960'lı yıllar televizyon yılları; 70'ler fast food; 80'ler - bebekler
evlenme çağına geldiği için - gayrimenkul yılları;
90'lar, artık sıra yaşam kalitesini yükseltmeye geldiği için,
mikrodalga gibi elektronik ev aletleri ve ardından, iletişim
patlamasıyla internet ve cep telefonu yılları oldu.
2000'lerde artık yaşları 50'yi geçmişti, ceplerinde paraları vardı,
ömrün uzadığını biliyorlardı, "iyi yaşlanmak" hatta mümkünse
yaşlanmamak için sağlık ve güzellik-bakım sektörlerini de patlattılar.
Savaş sonrasının yokluklarını, sıkıntılarını unutmadılar,
zenginleşmenin tadını aldılar
.
X Kuşağı (1965-1979 Arası Doğanlar)

Dünyanın petrol krizini, Türkiye'nin ise sağ-sol çatışmalarını yaşadığı yıllar.
En yaşlısı 47, en genci 33 yaşında. Dünyaya gözlerini, merdaneli
çamaşır makinesi, transistorlu radyo, bantlı teyp ve pikapla açtılar.
Sadakat duyguları duruma göre değişir, daha iyi kariyer imkanları
ararlar, çoğu (teknolojik devrime denk geldiklerinden) teknolojiyi
kerhen, zorunluluktan kullanmaya başladılar.
(Abilerinin ablalarının aksine a-politik hale getirildiler ama yine
de) Toplumsal sorunlara duyarlılar, iş motivasyonları yüksek,
otoriteye saygılı ve kanaatkarlar.
Kadınlar iş gücüne katılmaya başladı. Daha (iyi yaşamak için, daha) az
çocuk sahibi oldular.
(Özellikle gözlerini Özal'lı yıllarda açanlar) Paraya daha fazla
odaklandılar ve bireycilik önem kazandı. Boşanma, HIV, uyuşturucu gibi
kavramlarla tanıştılar.


Y Kuşağı (1980-1999 Arası Doğanlar)

En yaşlısı 32, en genci 13 yaşında. Sadakat duyguları az. Teknoloji
hayatlarında pek çok şeyin simgesi.
Narsist, bireyci ve girişimciler. Çalışmaktan hoşlanmıyor, eğlenceyi,
kazanmayı çok seviyorlar.
Beklentileri yüksek ama bedelini ödemek istemiyorlar. Hızlı tüketiyorlar.
Türkiye'de yağ kuyruklarını, benzin sıkıntısını yaşamadıkları için
"her şey her zaman böyleydi ve böyle olacak" sanıyorlar.
Eş zamanlı olarak birkaç işi birden yapabilirler. Kitlesel olanı
değil, kişiye özel olanı seviyorlar.
Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 25'i bu kuşaktan.
Çok önemli bir diğer faktör ise "akran onayı".
Sıra arkadaşının, mesai arkadaşının, internetteki oyun arkadaşının
önermediği ve onaylamadığı bir ürün ile Y'nin buluşması çok zor.
Standart olanı sevmez, kendine özel olanı ve üstelik "hemen-şimdi"
ister, öyle -cek, -cak'larla işi olmaz.
Y'nin dikkatini çekmek istiyorsanız, mesajınızı, markanızı,
iletişiminizi sadeleştirmeniz gerekir.
Girişimcilik en önemli özelliklerindendir, özgüvenleri biraz abartılıdır.

Z Kuşağı (2000-2012 Arası Doğanlar)

"İnternet kuşağı" da denen bu ufaklıkların en büyüğü henüz 12 yaşında. Bunlar tam teknoloji çağı çocukları.
Taşınabilen, hep yanlarında olan küçük aygıtları, bilgisayar, MP3
çalar, i-Pod'ları, cep telefonları, DVD oynatıcıları ayrılmaz
parçaları.
Onlar, ev ödevi yapamadıklarında "elektrikler kesildi, ondan
yapamadım" değil; "internet bağlantım kopuktu" diyen kuşak.
Yeni teknolojik olanaklarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep
bir aradalar.
Uzakta olsalar bile ufak cihazlarıyla her an sözel, hatta görsel
iletişim kurarak, birbirlerine bağlanabiliyorlar.
Onlar, önceki kuşaklardan farklı olarak, 'network' gençleri; çeşitli
ağların üyeleri oluyorlar.
Uzaktan da ilişki kurabildikleri için, fiziksel olarak tek başlarına,
yalnız yaşıyorlar ve yaşayacaklar.
Aynı anda birden fazla konuyla ilgilenebilme becerileri gelişiyor.
İnsanlık tarihinin, el, göz, kulak vb gibi motor beceri
senkronizasyonu en yüksek nesli.
Ancak bu avantajlar, dikkat ve konsantrasyon zorluklarıyla dezavantaja
da dönüşebiliyor.
Sorgusuz yaşayacaklar çünkü, iş yaşamına atıldıklarında karar
vermelerini gerektiren her şey sistemler tarafından yapılıyor, yapay
zeka tarafında karar veriliyor olacak.
Çok diplomalı, uzman ve buluşçu olacaklar.
Yaşamlarında otorite kavramının önemi kalmayacak. Tatminsiz, kararsız
ve doğuştan tüketiciler. 

1 yorum: