22 Kasım 2009 Pazar

ben yanmasam,
sen yanmasan,
biz yanmasak
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa
hava toprak gibi gebe
hava kurşun gibi ağır
bağır, bağır, bağır, bağırıyorum koşun!
kurşun eritmeye çağırıyorum

KAVAK YELLERİ VE DENİZ

Deniz, Güzelyalı'da Mehmet Akif Ersoy İ.Ö.Okuluna gidiyor. Cumartesi günleri de okulunda Türkçe ve Matematik kursuna gidiyor(Şimdi 3. sınıf öğrencisi için gerekli mi? diye sorabilirsiniz ama babamız böyle olmasını istedi)
Neyse efendim Yani annenin mesaisi Cumartesi de devam ediyor ,üstelik cumartesi günü servis yok babanın saati uymuyor.Ne oluyor Ayşegül Cumartesi saat 07,00 de kalkıyor,kahvaltıyı hazırlıyor Deniz'i kursa otobüsle bırakıyor yeniden otobüsle semt pazarına gidiyor oradan eve geliyor. Biraz ev işi yapıyor saat 11.00 de yeniden okula gidiyor. Kurs bitti ama Deniz eve gelmek istemiyor. Okulun karşısındaki parkta oynamaya başlamasıyla , benim "artık eve gidelim kızım" cümlelerim havada uçuşuyor. Okumaktan Sıkıldınız değil mi?

Bir Cumartesi günü sınıf arkadaşı Sedat'ın annesi parktan sonra bizi kahve içmeye davet etti. Sedatların evlerinin yan tarafında da Kavak Yelleri dizisi çekiliyormuş. Biz bahçede oturup kahvelerimizi içerken Sedat ve Deniz Dizinin çekim yapıldığı eve girdiler.



Kızların bayıldığı dizi Selena'nın Burak Öğretmen'i Gökhan Keser'de oradaymış .











Ve kurs sonrası parkta azan 3-A sınıfı öğrencileri.
Bu Blogu aslında yemek , kek, börek ,çörek tarifleri için açmıştım ama yukarıda okuduklarınızdan anlamışsınızdır.
Olsun benim ki de herşeyden bir parça blogu oldu.
Yarın için herkese iyi pazartesiler


20 Kasım 2009 Cuma

KARINCANIN SU İÇTİĞİ

Çiçeğin üzerindeki yağmur damlasından su içen bu kırmızı karıncanın fotoğrafını Macaristan'dan Andras Meszaros çekmiş ve bu müthiş kare sahibine vahşi doğa fotoğrafı ödülü kazandırmış.

12 Kasım 2009 Perşembe

KİTAP MİMİ

Ben de sonunda mimlendim. Yaklaşık 1 yıl 10 günlük blog yazarıyım.(Bu cümleden çok hoşlandım.) İkizannesi Sevgili Dilek beni mimlemiş üstelik en sevdiğim konu hakkında, kendisine teşekkür ediyorum.

1-Şu an okumakta olduğunuz kitap ve kısaca konusu
Dün akşam otobüste Don Brown'ın Dijital Kalesini bitirdim. Amerikan Hükümetinin kişisel haberleşmeyi bile izlediği bir birimde , uçuk bir kahramanın (hiroşima gazisi bir annenin engelli oğlu)bir yem atarak ana bilgisayara virüs bulaştırması , güzel ve akıllı Susan ,nişanlısı David ve Komutanı Smothere'in olayı çözerken yaşadıkları gerilimi anlatıyor. Kitaptaki en güzel cümle ise
"Bekçilere kim bekçilik edecek"

2-En son aldığınız kitap
Audrey Nifenegger'in Zaman Yolcusunun Karısı ve İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar kitabını aldım.

3-Şimdiye kadar aldığınız kitaplar içinde en sevdiğiniz
Vedat Türkali Aşığı olarak Güven adlı kitabını çok çok sevdim birde yine Vedat Türkali'nin Kayıp Romanlar Kitabı (hatta Kayıp Romanları okuduktan sonra bir kız daha doğurup adını da Esme koymak istedim)

4-Bir türlü bitiremediğiniz,bitirsenizde sizi illallah ettiren kitaplar
Amin Maalouf' u çok sevmeme rağmen Yolların Başlangıcı kitabını bitiremedim, birde şu anda elimde sürünen Nedim Gürsel - Allahın Kızları kitabı var. Bitirirmiyim bilmem.

5-Elinizdeki kitap bitince okumayı düşündüğünüz kitap
İhsan Oktay Anar'ın Suskunlar kitabını okurum sanıyorum.

Şimdi mimleme sırası bende değilmi ? Benim gibi hiç mimlenmeyen ama mimlenmek için fırsat isteyen arkadaşlarımı mimliyorum.

4 Kasım 2009 Çarşamba

BU KALP SENİ UNUTURMU?


Pazar günü yürüyüşe gitmek için hazırlanıp ta iptal olduğunu öğrenince, evimize geri dönüp yayıldık. Deniz'e yeniden uyumayı teklif ettim ama Deniz bir daha uyuyamayacağını söyleyince , ben de kahvaltı hazırlıklarına başladım (Hem babamızla da kahvaltı imkanı bulduk, kendisi pazar günleri çalıştığından, bende açıkçası pazar sabahı 8 . 00 gibi uyanıp kahvaltı hazırlayamıyorum)Ben kahvaltıyı hazırlarken Deniz beni yanına çağırıp anlatmaya başladı



---Anne yeni dizi başlamış baksana


--- Annem kapat şimdi bu diziyi baban bir sürü söylenecek


--- Anne bu farklı , bak devrim falan diyor gerçek bir olayı anlatıyor galiba


--- AAA evet ben bunun fragmanını görmüştüm


Babamız yanımıza gelir,(Bu arada sabah saat 08.10)


---- ooooo yine dizimi seyrediyorsunuz ?

Ben

---- Aliciğim bu bir dönem dizisi , öyle sihirli , çocukların birbirine aşık olup büyük aşklar yaşarmış gibi yaptıkları durumlar yok. Bak bak arkadan K.... E...n in konuşmaları geçiyor


Deniz

--- Anne o kim ? iyi adam mı? Kötü adam mı?

Ben

--- 1980 yılında darbe yapan adam. İyiliğini kötülüğünü büyüdükçe, okudukça, öğrendikçe anlayacaksın? (Henüz 8,5 yaşında olduğu için kafası şimdiden karışmasın ve üzerinde bizim baskımız olmadan kendi kararları oluşsun diye bu tür açıklamalar yapmıyoruz)

Deniz

--- Peki 1980 yılında Demokrasi mi yoktu da insanlara zararlar verip durmuşlar , darbe ne demek


Ben ve Babası

--- Başbakan yoktu. Şeçimle başa gelinemiyordu, bütün yönetim askerlerin elindeydi gibi sözlerle anlatmaya çalıştık


Deniz her zaman ki gibi son noktayı kendisi koydu.....


---Anladım DEMOKRASİ VARDI AMA KULLANILMIYORDU!....


Salı Akşamı ödevini erkenden bitirdi. Birlikte " Bu kalp seni unuturmu" dizisi seyredildi, yeni

sorular soruldu, anne yanıtlar verdi.

En can alıcı soru " Anne Türkiye'deki insanlar nasıl bu kadar kötülük yapabildiler? bunlar gerçek mi anne?


Ben cevap vermeye çalıştım " insanlar bazen umduğumuzdan daha kötü olabilirler, öyle görünmeseler bile"




****Resim google görsellerden eklenmiştir.

1 Kasım 2009 Pazar

YÜRÜYÜŞLERİMİZ BAŞLADI
















yürüyüşlerimiz yaklaşık 3 hafta önce başladı, ilk parkurumuz Kavacık - Narlıdereydi. Bu
günde yürüyüş için hazırlandık, dışarı çıkıp yağmuru görünce reislerden birini aradık ve iptal olduğunu öğrendik.
Madem yürüyemedik bari eski resimleri yükleyim dedim.