7 Mayıs 2010 Cuma
KENT SENFONİ ORKESTRASI

23 Nisan akşamı Kent Orkestrasının çocuk bayramı şenliğine gitmiştik Deniz ve kızkardeşim ile,
önce çocuk korosu arkasından da Kent Orkestrası solistleri güzel bir şölen sunmuşlardı.
Tenor Aydın Uştuk bizi 6 mayıs ta yeniden davet etmişti.
E davete icap etmemek ayıp olurdu değil mi? konser eşimin izin gününe denk gelince , Deniz'i okuldan alıp benim yanıma geldiler. Kızkardeş iş yerinden geldi. Yemeğimizi yedik. Keyifli bir akşam geçirdik.
Orkestra Şefi Sn. Hüseyin Çebi elinde kocaman bir Atatürk fotoğrafıyla başlıyor konserine (Hüseyin Çebi hastayız). Sıradışı bir şef, konuşma aralarında sürekli Laiklikten , çağdaşlıktan bahsediyor ve ATATÜRK aşkından, Aydın Uştuk evinde misafirlerine aryalar söyleyen bir tenor hissi uyandırıyor üstelik yüzünde daima içten bir gülümsemeyle, Sedat Yüce coşturuyor ve bu güzel organizasyonlar ücretsiz.
Güzel bir şehirde yaşıyorsun, hıdırellezin güzel geçiyor çoluğun çocuğun yanında e bundan iyisi şamda kayısı ...............
**Afiş izmirde yaşam sitesinden eklenmiştir.
5 Mayıs 2010 Çarşamba
KİTAPLAR

ne oldu peki bu kitabını da okudum. Beğendim tabi
Hatta Deniz kitabı elimde görünce " sen bunu şimdi
sabah ve akşam otobüs yolculuğunda bitirirsin dedi"
Ama ben 1 haftada ancak okudum. Kitabı bitirince
ben de cadı oldum. Ruh eşim konusunu da es geçtim
Gerçi cadı olanların ruh eşlerini hemen tanıdığından
yola çıkıyordu kitap ama ben en çok cadı olunan kısmını
sevdim.

İç hesaplaşma yaşayan Hans Carstorp zaman zaman
beni sıksa da sanşlı olanın yine kendisi olduğuna karar verdirdi.
En azından hesabını görürken kendisina ait bolca zamanı vardı,
birde parası. Zaten henüz 1. cildini okudum. 2. cilt pek yakın da
Ayşegül'ün gözlerinden ve sözlerinden burada....

Mesnevi eşimin hediyesi , çantada taşınacak ağırlıkta ve
otobüste okunacak kolaylıkta değil tahmin edersiniz.
Eve gidip mutfaktan salona ulaştığımda ve Deniz'in derslerinin
yardımıda biterse yavaş yavaş, satır satır okuyorum.
Henüz çok başlardayım.

Bu kitapta hediye kitaplardan. Bilindik konu Osmanlı, Darülfünun
Yazar güzel kurgulamış. En çok aşk vardı içinde ve aşkın olduğu
yerde entrika sevdim ama pek öyle tavsiye edemem.
abüdük gübüdük hayatları seyretmenin, seyrettirmenin bir anlamı olmadığını
düşünüyorum ki Müjde Ar, Neriman Köksal ,Salih Güney,Itır Esen ve Şükran
Güngör'lü çekilen dizi gibi çekilseydi eğer Deniz ile birlikte bile seyrederdim.
Ama edebi anlamda Deniz zamanı geldiğinde kitabını okusun derim.
1 Mayıs 2010 Cumartesi
BAHAR YEMEKLERİ - SARMA


bahsettiğim gibi bazı yemekler konusunda takıntılıdır. Sarma
deyince onun için akan sular durur, yapraklar şu anda çok küçük
olmasına rağmen yaprak aldık , sardım. (hatta şu anda annemle
Deniz sarma sarıyor, Deniz' e "kendi sarmanı kendin sararsin artık"
diyorum)
Pirinç, taze soğan,maydonoz, nane,karabiber,tuz
ve zeytinyağını karıştırıp yaprakları sarıyorum.
Sarmaların üzeri 1 parmak geçecek kadar sıcak su ekleyip
45 - 50 dak kısık ateşte pişiriyorum.
Denizkızım bol yoğurtla 2 tabak midesine indiriyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)