21 Eylül 2012 Cuma

PEMBE DOMATESTEN ÖTÜRÜ BİR HİKAYE

Cumartesi sabahı , Deniz için gevrek almaya fırına giderken parkın içinde bir çiftin(sebze tezgahı kuruyorlar) arabadan sebzeleri  aşağı indirdiğinde gördüm bu güzel renkli domatesleri (fotoğrafta belli olmasa da pembe renkteler)
Dönüşte fiyatları sormamla poşeti önüme attı çiftin kadın olanı , bende zaten niyet var kaptım hemen 6 tane tarttırmak üzere pembe domatesi uzattım ancak henüz tartı ortalarda değil . Çiftin erkek olanı tartıyı kadına uzattı , kadın tartıyı kaldıramadı.
Çiftin erkek olanı
--Bu yengen çok yaşlandı , değiştirme vakti geldi bir tartıyı bile tutamıyor dedi
Çiftin kadın olanı, ağlak bir sesle anlatmaya koyuldu bana
-- kızım ne yapayım evde çalışıyorum, burada çalışıyorum , bir torunum var hapiste ona bakıyorum birde torunumun iki çocuğuna bakıyorum.
--aa neden hapiste torununuz diye soruyorum bende
-- evlendi ilkin anlaşamadı , boşandı. Sonra bir adam buldu adamdan iki çocuğu oldu, adam madde bağımlısı, alkolik nikahta kıymadı benim toruna.
Velhasıl torun çekmiş bıçağı, katil olmuş.
Borcumu ödedim eve doğru dönerken düşündüm. Herkesin bir hikayesi var, hep birbirimize anlatıyoruz ve acımızı azaltmayı umut ediyoruz. Belki de azalıyor , yada bize azalmış geliyor. Hikaye dinlemeyi , kitap okumak kadar çok seviyorum. Acı olanını, aşklı olanını, mutlu olanını .
Bu sene bolca turşu kurdum . Malzemeleri yıka , kavanozlara doldur, yarı beline kadar sirke , 1,5 - 2 tatlı kaşığı kaya tuzu, üzerine kaynar su.İlk parti salatalıklardan yemeye bile başladı Denizkızım.
Bu yukarıda pembelerin yanında arz-ı endam eden şişemiz , olgunlaşmamış mandalina ve limon ile  önce az şekerle sulanmasını beklemiş ardından votkayla buluşmuş . Şimdi kafa kafaya buzdolabında ermeyi bekliyorlar.
Güzel bir türk kahvesiyle , bol buzlu güzel muhabbetlerle yaren bekliyor likörüm.
Mutlu hafta sonları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder