29 Ağustos 2009 Cumartesi

BUCA ORGANİK PAZAR

Ağustos ayı başında blogları gezerken izmiriçinelele adlı blogda 7-8-9 ağustos tarihlerinde Buca Gölette organik pazar olduğunu okumuştum. Deniz'i hemen koluma takıp cumartesi günü sabah çıktık yola aracımızın olmaması gitmemize engel değil ! 3 belediye otobüsü ardından Hasanağa bahçesinin önünden kalkan minibüs (biz İzmir'liler aslında dolmuş deriz)ile vardık Gölet'e ama saat daha erken henüz köylüler bile yok(zaten 5-6 tezgah vardı)bizde kızımla gölete bakan kafede ben kahve, Deniz patates kızartması eşliğinde sabah keyfi yaptık.Sonra ver elini alışveriş. Ben sebze alırken fotoğrafları Deniz çekti.
Eve gelip hemen organiklerim ile taze fasülye pişirdim Deniz 2. tabaktan sonra
--- Anne insan bu organik fasülyeyi yedikten sonra ağzında güzel bir tat bırakıyor dedi
--- Anne bu salatalık acı dedi (özlediniz değil mi acı çıkan salatalıkları)
Babası ile acı salatılığını paylaştı.






Deniz çok meraklıdır elişlerine resimler ondan ya elişi tezgahlarını fotoğraflamış.









Bardacıklar nefisti eve ilk geldiğimizde hemen yukarıdaki güzellere saldırdık.









tezgahlardaki satıcı teyzeler ata tohumu kullandıklarını söylediler. GDO ya hayırrrrrrrrrrrrrrrr






Göletin kıyısında güneşlenen su kaplumbağacığımız












Gölette süper ebatlarda sazanlar vardı amma onların hızına yetişipte havada resimleyemedik








12 Ağustos 2009 Çarşamba

GRANGE - KOLONİ








Evlilik yıldönümü hediyem yukarıdaki gerilim ve şiddet unsurları içeren kitap, şimdi eğer beni okuyan var ise (okunup okunmadığımdan emin değilim ayrıca su kaç kişi ziyaretçi gibi numaratör nasıl oluşturuluyor, diğer bloglar nasıl ekleniyor ve daha birsürü şeyi başaramıyorum) nasıl yani diyebilir.
Eşim geçen sene bana hediye bir kitap alıp , ilk sayfasına da küçük bir not eklemiş olarak verdiğin de kitabın benim daha önce satın almış olduğum bir kitap olduğunu ve bende kitabın üzerine her zamanki gibi okumaya başlamadan önce ismimi yazdığımı söylediğimde , oldumu elimizde aynı iki kitap her ikisinin üzerinde de benim ismim olan.
Sevgili eşim artık bana kitap almak istediğinde, hangisini alması gerektiğini sormak zorunda kalıyor. Bana hangi kitabı istediğini sorduğunda bu kitabı isedim ama o bana bir güzellik yapıp iki kitap hediye etti.
Bende Cuma gününden beri gece gündüz okuyup kitabı bitirdim. Klasik GRANGE gerilimi ben bu adamın kitaplarını seviyorum.
Okurken hem çabuk bitmesin istedim( yeni kitabı için en az 1 - 1,5 sene beklemek gerekiyor) hemde her sayfadan sonra diğer sayfayı okumak için çıldırdım.

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Yaşanmış İZMİRden GIRGIRLAR

Cuma akşamı gecenin bir yarısı Alsancak'ta taksi arıyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksi şoförü gördüm. Adama yaklaşıp,
"Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu.
Karşıyaka'ya kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi.Bunu hangi memlekette yaşayabilirsin.
------------------------------------------------------------------------------
Bir arkadaş anlattı. Geçenlerde Alsancak'ta yürürken sıkışınca McDonalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş:
"Bir gün yemeğe de bekleriz..."
-------------------------------------------------------------------------------
İzmirliler bilir, toplu taşımada Kentkart uygulaması vardır. Karta para yüklersiniz,otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi Kentkart uygulamasının ilk yılı idi. Yaşlı ama çok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobüse bindi. Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu (Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti).Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra, "Biiiiip!" dedi.
Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu.

Güzel İzmir'in güzel insanları ne demeli!..................